Birkaç sene önce
352.ev taşımam sırasında (sayıyı tam tutturamamış olabilirim, ama yaklaşık 300
civarında olmalı; en azından bende yarattığı his itibariyle) depoda bir kutu
buldum. Kutunun içi çocukluk fotoğraflarımla doluydu. Bazısını kahkaha,
bazısını gözyaşı ile incelerken - artık ne kadar bastırdıysam bilinçaltımın dip
kuyularına - hiç hatırlamadığım bir sınıf
fotoğrafı çıktı karşıma.
Fotoğraf 7-8 tane
şirin prenses, bir tane de sevimsiz bir oğlan çocuğunun olduğu bir bale
kursunda çekilmişti. "Aaa…" dedim kendi kendime. "Dur, şimdi
hatırladım. Annemin zoruyla gitmiştim ben buraya bir süre."
Gözlerim o
mini mini tütülü, uzun saçları dramatik bir topuzla başlarının üstünde
toplanmış güzel kızlar arasında kendimi aradı. Ama ben orada yoktum...
İyi de nasıl olur?
Paytak paytak yürümeler, kabarık kabarık tütüler, günlerce çalışılan duruşlar... ve bir
çarpıntı bastı. Yıllarca bastırdığım anılar bir anda hafızamın kıyılarına vurdu. Ben
ortadaki oğlan çocuğuydum!
Kısacık saçlarını
nasıl sevimli hale getirebileceğini bilemeyen, tütü eteğini daha kursun ilk
haftasında kaybetmiş, öğretmenin
kendisinden duyduğu memnuniyetsizliğin ezikliğiyle o cicili bicili kızların
arasında elimi kolumu nereye koyacağımı bilmeden somurtuk duruyordum işte!
Ah keşke o fotoğraf
yanımda olsaydı da ibret-i alem olsun diye yayınlasaydım şuracıkta. Ama
fotoğraf Ankara'da. Ben ise balenin tarihini yazan balerinler kadar zarif ve
bir o kadar da katı Moskova'dayım bu satırları yazarken.
O bale kursundan
bana kalan, yıllar sonra bin bir zorlukla düzeltebildiğim paytak
yürüyüşüm ve balerinlere karşı geliştirdiğim şüpheli tavırlar oldu. Karşıyaka'nın en meşhur bale kursunun yüz karası öğrencisi
olarak, ne öğretmene kendimi beğendirebilmiştim, ne de her kız çocuğunun içinde
olması salık verilen balerini içimden bulup çıkartabildim. Neyse ki, anneciğim
benden beklentilerini kısa sürede azalttı da, benim için o çile birkaç
fotoğrafla sınırlı kalarak bitti.
Yıllar yıllar sonra
içimdeki bu yarayı ortaya çıkartmama vesile olan şey işte bu şahane balerin
kumaşı oldu.
Moskova'nın hiç
beklemediğim bir köşesinde karşıma çıkan kumaşçıda bulduğum bu güzelliği, hemen
bir bluza dönüştürmek istedim.
Epeydir kullanmayı
istediğim eski bir Burda kalıbını gizlendiği yerden çıkardım ve işte sonuç:
Bu şahane balerinlere uygun gördüğüm model Burda dergisinin 10/2012 sayısından kalma 122 no.lu bir bluz modeli oldu.
Yakanın yanındaki roba denen o ters cep gibi duran parçalara bayıldığımı söyleyemeyeceğim. Zaten bir üstteki fotoğraftan da anlaşılacağı gibi, bende bale yapma becerisi olmadığı gibi, güzel ütü yapma becerisi de yokmuş.
Yine de, bluzlara ilginç bir hava katması için biraz değiştirilerek kullanılanılabilecek bir detay. Belki daha ileride bu robayı birkaç kat yapıp da kullanabilirim. Bluzun kesimi tam istediğim gibi oldu çünkü.
Kollara gelecek olursak, bu balerinlere eşlik etmesi için hiç değilse biraz kurdele ekleyeyim dedim ve kol pervazlarında kurdele havasında bir biye kullandım.
Bu bluz sayesinde içimdeki balerin ortaya çıktı mı diye merak ediyorsanız söyleyeyim. Sanırım hiç orada yoktu :)
30 yaşıma kadar neredeyse hiç elbise giymedim. 40 yaşıma kadar saçlarımı neredeyse hiç uzatmadım. Paytak yürüyüşümü ise 20'lerimin başında zorlukla düzeltebildim. Velhasıl, bende balerin kumaşı yok. Ama doğru kumaşı buldum mu, çok fena bluz dikerim!
Sevgiyle,
İrem
İyiki de o balerin kumaşı sende yokmuş yoksa buralarda olurmuydun bilmem biz de bu güzel yazılarından mahrumnkalırdık ;)) bluz harika hemen dergiyi not aldım ve saçlar uzayınca çok yakışmış bu arada hala etkinlikten ses yok :)))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim sevgili Aycan. Etkinlik konusunda kararsızım. Instagram'da birkaç kişi aynı anda mesaj bırakmış. Oradaki yanıtıma bakar mısın? Yorumlarınızı bekliyorum bu hususta :)
SilBluz harika. Balerin olmana gerek yoktu zaten, bu kadar güzel yazan ve bu kadar güzel diken birisi varsın baleyi de sadece seyretsin :). Saçların çok güzel uzamış. Fotoğrafı görünce seni ne çok özlediğimi farkettim :)
YanıtlaSilBenim güzel arkadaşım! Di mi ama? Yok tabii, gerek yok balerin kumaşına. Ben de seni çok özledim. Ay sonu geliyorum Ankara'ya. İşlerinden bana zaman ayır ;)
Silsizi ve diktiklerizi ne çok özledik. Bluza söyleyecek söz yok zaten de kolyeye bayıldım ben. İçinizde bir balerin olmasa da bale sevgisi varmış belli ki :)
YanıtlaSilBen de burada yazmayı çok özledim. Güzel mesajınız için çok teşekkür ederim :) Daha sık yazmaya çalışacağım! Sevgiler!
SilBluz de yazı da çok güzel olmuş, özlemiştik sizi :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim sevgili Begüm :)
SilÇok güzel olmuş Güle güle kullanın. Burda kalıplarından kendi bedenimizi bulmak için öneriler bekliyoruz:)
YanıtlaSil:))) Tamam, anladım ben o sorunu! Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Bir ara mutlaka yayınlayacağım "Burda Dili Sözlüğü"nü ;)
Sildikiş meraklısı biri olarak, tesadüfen başka bir blog vasıtasıyla az önce keşfettim sizi. aşırı tatlı bi insansınız. yolunuz aydınlık olsun, sevgiler.
YanıtlaSilDikişi sizinle sevenlerdenim:)
YanıtlaSilBurda dili sözlüğünü sabırsızlıkla bekleyenlerdenim...
Bazen kalıp dar oluyor bazen bol.
Yinede dikişe devam:)