Hadi gelin bugün sizi Brezilya'ya götüreyim. Aralık 2018'de gittiğim bu seyahati bir türlü yazma fırsatım olmamıştı. Bence bugün hepimiz için güzel bir Rio seyahati ayarlayabilirim ;) İlk yazıda en çok dikkatimi çeken genel konulardan bahsedeyim.
Rio!
Herkesin, her şeyin beklediğimden birkaç nota daha tiz, birkaç ton daha renkli, daha sıcak, daha samimi, daha tekinsiz, daha cıvıl cıvıl olduğu memleket.
Sahilde yürürken, o uçsuz bucaksız okyanus Akdeniz suyunun davetkârlığıyla çarpıyor ayaklarıma. Benim gibi su kuşu biri nasıl hayır diyebilir bu davete? Hemen suya atlıyorum. Ama yaşlı teyze usulü, kıyıdan kıyıdan. Hani olur da köpekbalığının biri gelip beni bulursa, hemen sahile kaçabileyim hesabıyla…
Dünyada benden başka kimsenin selülit problemi yaşamadığını düşünüyorum yürürken. Sahil kıyısında tüm güzelliğiyle arz-ı endam eden kadınlar da doğru düşündüğümü göstermek için çıkıyor karşıma. Yahu bir tane kadında da selülit olmaz mı arkadaş! Tek benim başımda bu bela di mi? Söyleyin.
Taksiye biniyorum ve her seferinde "Lütfen müziğin sesini biraz daha açın," demek geçiyor içimden. Bıraksalar, arabayı kenara çektirip oynayacağım. Otoban kenarında Ankara havasıyla oynayanları daha iyi anlıyorum şimdi. Meğer benim de içimde aynı kumaştan varmış da havaya girmek için bu seyahati bekliyormuşum.
Dikkat etmezsem, birkaç dakikada altımı üstüme getirebilir burası benim. Gündüz keyifle gezdiğimiz sokaklar, gün batımına doğru başka bir dünyaya dönüyormuş. Yanında tanıdık biri yoksa yürümeye cesaret edemezmişsin. Çünkü gündüz belki de sahilde sana dostça gülümseyerek dolaşan onlarca kişi, akşam karanlığında dostça gülümseyerek cüzdanı yürütebilirmiş. “Şanslıysan tabii,” diyor Brezilyalı arkadaşlarımız. “Şanslıysan, sadece cüzdanı verip kurtulabilirsin.”
Zaten bizim ne işimiz var akşamları dışarıda! Birbirinden talepkâr 3 çocuklu bir ekip olarak geziyoruz. Nerdeee öyle jazz barlarlara gidip de eğlenmek, Bossa Nova müziğiyle keyiflenmek. Anca takside dinleriz biz o müzikleri. İşte, otoban kenarına çekip oynayacaksın içinden geldiğinde. Yapan, doğru yapıyor. Yoksa başka şansın olmayabilir.
Sanırım bir tek Türkiye’de kıymeti bilinmeyen Uber taksi sistemi ile son derece rahat geziyoruz. Ne zaman nereye ne kadara gideceğin önceden belli. Neredeyse sıfır risk. Zaten taksici kendini düşündüğü için girmiyor her sokağa. Her mahallenin adabı farklı. Güvenlik en öncelikli konulardan biri her yerde.
Rio’nun sahili herkese, kıyı şeridindeki yerleşim yerleri zenginlere, geride kalan tüm muhteşem tepeler ise fakirlere ait. Bu varoş mahallelerine Favela deniyormuş. Favelalar öyle çok, öyle renkli, öyle kendine özgü ki, artık buranın markası haline gelmiş. Hediyelik eşya dükkanlarında bile Favela çatılarını betimleyen süs eşyalarına rastlayabilirsiniz. Ama şirinlikleri renkli çatılarıyla sınırlı. Yoksa İstanbul’un Tepebaşı Mahallesi, Ankara’nın Çinçin’i, İzmir’in Kadifekale’si, Adana’nın Yüreğir’i bir araya gelse, bu Favelalara zor yetişir.
Brezilyalı arkadaşlarımız, gündüz keyifle gezdiğimiz sokakları hava kararmaya başlar başlamaz çabucak terk etmek için kolumuzdan çekiştiriyor. Ama gezilecek öyle çok yer, bakılacak öyle çok şey var ki zaten boş vakit bulamıyoruz rahat rahat gezmek için. Gezmeye azıcık ara verdiğimizde ise kendimi hemen sahile atmak istiyorum. Bizim yer cücesi okyanusu ilk kez görüyor. Benim çocukluğumun yarısı ise Atlantik okyanusu üstünde geçti halbuki. Önce ürkek adımlarla, sonra “Aman çocuuum dikkat et dalgaya!” demekten beni bayıltıncaya kadar bağıra çağıra giriyor sulara. Sudan çıkar çıkmaz da sahilde kimi bulurlarsa onunla top çeviriyorlar.
Brezilya’nın güneşi başka yakar diye uyarmışlardı bizi. Biz de her iki saatte bir krem sürsek de, yaktık çocukları. Beceremedik. En azından çok yaramazlık yaptıklarında kuma gömüp kafamızı dinleme imkanı vermesi açısından, sahil günleri pek keyifli geçti.
Nerede kaldık: Rio’nun biraz daha sakin, ailelerin yaşadığı bölgesi olan Barra da Tijuca bölgesinde konakladık. Brezilya’lı arkadaşlarımızın da evleri bu bölgede olduğu için daha rahat ettik ama tek başımıza çocuklu bir aile olarak gitsek, yine burada kalır, Rio’nun gezilecek yerlerini yine gündüz gözüyle turistlerin göz nuru Uber taksilerle yapar dönerdik.
Sonraki yazı: Rio’da Gezilecek Yerler ve Acayip Restoranlar
Nasıl olsun ki !
YanıtlaSilAğzı açık bakakalıyor insan !
Neyse can çıkmadan istek bitmez !
Biz de göreceğiz bir gün ! Daha gideceğimiz çok yer var ...